MİLLİ Güvenlik Kurulu’nda (MGK) son 16 yılda en çok konuşulan konu ‘PKK/PYD-YPG, genel güvenlik ve asayiş’ oldu. Bu toplantılarda 15 kez konuşulan ‘Amerika’ ise dün akşamki toplantıda tekrar masaya yatırıldı. Yeni anayasanın ilk MGK’sını değerlendiren Siyasi Analist Serdar Sement, “Önceki sivilleşme hamlelerinden farklı olarak bu MGK, dengeli ve işlevsel bir sivilleşmenin ilk toplantısıydı” dedi.
MGK, son 16 yılda 90’ın üzerinde toplandı. Bu toplantılarda ‘PKK/PYD-YPG, genel güvenlik ve asayiş’ 89, ‘Irak’ 86, ‘Kıbrıs’ 42, ‘Suriye’ 40, ‘Ortadoğu ve Afrika’ 23 konuşuldu. Ayrıca ‘Cemaat-FETÖ-Gülen’ 21, ‘DEAŞ’ 20, ‘ABD’ 15, ‘AB’ 13 ve ‘Libya’ bu toplantılarda 11 kez gündeme geldi. 2011’den bu yana Türkiye’nin gündeminde olan ‘Suriyeli sığınmacılar’ konusu MGK’da 9 kez yer aldı. Toplantılarda en az konuşulan konular ise 2 kez ‘irtica’, 4 kez ise ‘çözüm süreci’ oldu.
‘HÜKÜMET RİSKLERİ AÇIK POLİTİKALARLA YÜRÜTÜYOR’
Irak, Kuzey Irak riskleriyle birlikte PKK’nın uzun müddettir MGK gündeminin merkezinde olduğuna dikkat çeken Serdar Sement, “ABD-CENTCOM’un Irak ve Suriye konuşlanmaları, PKK riskinin Irak-Suriye eklemli işleyişini yapılandırmıştır. MGK’nın toplantı içerikleri devletin izleyeceği politika ve alacağı tedbirler hakkında fikir teşkil etmektedir. Çok sayıda risk MGK gündemine girmiş, zamanla risk olmaktan çıkarılabilmiştir. Türk devleti, gündemine aldığı riskleri, bunlara dönük cevaplamaları, açık politikalarla yürütmektedir” dedi.
OHAL ‘SİYASİ ŞİDDET’ PARAMETRELERİNİ DÜZELTTİ
15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin ardından başlayan Olağanüstü Hal (OHAL) 18 Temmuz 2018 gecesi kaldırıldı. 3 aylık sürelerle uzatılan OHAL, 7 kez ise MGK’nın gündeminde yer aldı. 2 yıl süren OHAL’in ciddi gereklilik olduğuna ve tam işlevsellik sergilendiğinin altını çizen Sement, “2016 yılı temmuz ayında ilan edilip, 2018 yılı temmuz ayına kadar süren OHAL, ‘siyasi şiddet’ parametrelerini ciddi düzeltmiş, ağır eksi düzeylerden pozitif düzey üstüne çekebilmiştir. Uygulanan OHAL, siyasi şiddetle mücadelede çok ciddi gereklilik olup tam işlevsellik sergilenmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
‘EKONOMİK VE SİYESİ RİSKLER İÇ İÇE GEÇTİ’
Amerika’nın ekonomik yaptırımlar politikası sebebiyle Türkiye’nin siyasi ve ekonomik risklerinin iç içe geçtiğini kaydeden Sement, ” Amerika yüzünden ekonomik risklerin bulaşık hale gelmesi, bu iki riskin bulaşık halinin ele alınma ve karşılık olarak verilecek tedbirlerin kararlaştırılma yeri, MGK’dır” diye konuştu.
‘MGK’DA ENERJİ, HAZİNE VE MALİYE BAKANI’NI DAHA SIK GÖRECEĞİZ’
Yeni sistemin ilk MGK’sında Amerika’ya verilmesi gereken tepkinin ortaya koyulduğunu söyleyen Sement, “Bundan sonraki MGK toplantılarında siyasi risklerle ekonomik riskleri bir arada kararlaştırma lüzumu sıçrama yapmış vaziyette. Biz bu ve bundan sonraki MGK toplantılarında enerji bakanını, hazine ve maliye bakanını sık sık göreceğiz. MGK’da görüşülen konular arasında ekonomi ve enerji alanına yoğunlaşma olacaktır” ifadelerini kullandı.
MGK’DAKİ İŞ BİRLİĞİ SİYASİ RİSKLERİ POZİTİFE DÖNÜŞTÜRÜYORAK Parti’nin risklere müdahalelerde sert cevaplama politik tekniğini uyguladığını belirten Sement, “AK Parti, siyasi risklere müdahale tekniğini farklılaştırabilmiştir. Mesela, PKK ile çözüm aranabilmiştir. Suriye’de operatif devletten küresel ve bölgesel mutabakatla düzenli ordu müdahalesine dayalı tekniğe geçebilmiştir. Siyasi iktidar ve güvenlik bürokrasisi, MGK zemininde iş birliğiyle siyasi riskleri risk olmaktan çıkarabilmekte, aksine pozitif hale dönüştürebilmektedir” diye konuştu.
SİYASİ RİSKLERDE NASIL DEĞİŞİKLİKLER OLDU?
Irak’taki risklerin barışçıl müdahaleyle azaltıldığını söyleyen Sement, “PKK ile riskler yurt içinde büyük ölçüde sınırlanmış, dışarıdaysa ABD ile eklemli hale gelmiştir. AB ile ilgili riskler hafif gerilemiş, enerji riskleri artan fiyatlar nedeniyle stabil kalmış, ekonomik riskler hafif yükselmiştir. Suriye-İran-Rusya eksen riski ciddi geriletilmiş, bu eksendeki risk ve tehditler iş birliğine açık hale dönüştürülebilmiştir” dedi.
ABD İLE İLGİLİ RİSKLER ARTTI
Siyaset-bürokrasi etkileşimi ve kurumsal yapı kaynaklı risklerin başkanlık rejimiyle sıfıra indirildiğini kaydeden Sement, “ABD ile ilgili riskler 2016 yılı temmuz ayından itibaren sıçrama ölçüsünde artmıştır. Bu tarihten itibaren yurt içinde FETÖ bürokratik-medyatik-ekonomik bağlantılarını yitiren ABD, sınıra konuşlandırdığı CENTCOM üstünden askeri güvenlik, ABD dışişleri ve hazine üstünden de ekonomik baskı gayretindedir” diye konuştu.
MİLLİ GÜVENLİK POLİTİKALARINI BELİRLEMEK CUMHURBAŞKANI’NIN YETKİSİNDE
Yeni anayasa gereği milli güvenlik politikalarını belirlemek ve gerekli tedbirleri almanın artık sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yetki ve görevi dâhilinde olduğunu söyleyen Sement, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa gereği çıkardığı Başkanlık Kararnamesi’nde MGK yapısını yeni anayasanın kurumsal tekniğine olduğu gibi devlet geleneklerinin ruhuna uygun yapılandırmıştır” ifadelerini kullandı.
TOPLUMUN VE DEVLETİN BEKA ENDİŞELERİ AYNI DÜZEYE GELDİ
Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Planlama Dairesi Başkanlığı’nın da MGK sekreterliğine bağlandığını söyleyen Sement, “Bu yolla sivillerle etkileşim içinde savaşa hazırlık-gayri nizami harp sair süreçler devletin en üst düzeyde denetim ve kararlaştırmasına bağlanmıştır. Sivil toplumla devletin beka endişeleri bir ve aynı düzeneğin bileşeni haline getirilmiştir” dedi.