Kudüs, peygamberlerin tevhid mücadelesine ev sahipliği yapmış, 3 semavi dinin merkezi ve kıblesi olmuş, ismi ve çevresiyle mukaddes kılınmış bir mübarek şehirdir. İslam’ın kutsal şehirlerindendir ve Beytü’l-Makdis, Mukaddes, el-Kuds ve Kuds-i Şerif gibi adlarla da anılır. Mescid-i-Aksa, uzun süre Müslümanların kıblesi olmuştur ve Hz. Süleyman tarafından yapılmış Beytu’l-Makdis’in yerinde yükselmektedir. Kur’an’da çevresi mübarek kıldığı açıklanan ve Peygamber efendimizin İsra gecesinde Mirac’a yükseldiği yerdir.
HİÇBİR MÜSLÜMAN VAZGEÇEMEZ
Hiçbir Müslümanın böyle bir mübarek şehirden vazgeçmesi mümkün değildir. Eğer bu şehrin huzurlu olmak isteniyorsa, hoşgörünün esas alınması, toleranslı davranılması ve Müslümanlara tahammül edilmesi şarttır. İsrail’in Kudüs’ü ele geçirme çabaları, gerçekleşmesi imkansız bir hayaldir ve kandan başka bir şey doğurmayacaktır. Sırtını dayadığı ABD’nin koruması bu gerçeği değiştirmeyeceği gibi, sıkıntıyı daha da büyütmektedir. İsrail’in gösterdiği azgınlığın asıl sebebi ABD’nin kabul edilemez tavrı ve Başkanların açıklamalarıdır. Obama döneminde zaten zıvanadan çıkmışlardı, Trump’la birlikte daha da azdılar. Trump’ın özellikle başkan olmadan önce yaptığı ve Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını tanıyacakları yönündeki açıklamalar, İsrail’i cesaretlendirmiştir.
YİNE AYNI OYUNLAR OYNANIYOR
İsrail devletinin kurulması sırasındaki oyunlar, sinsi planlar adım adım şimdi de Kudüs’ün tamamen kontrole alınması için uygulanıyor. İsrail’e birilerinin dur demesinin zamanı çoktan gelmiştir. Birleşmiş Milletler’den çıkan kararlar mutlaka uygulanması gerekiyor. Bugüne kadar bu kararları İsrail dinlememiştir ve hiçbir yaptırım uygulanmamıştır. Bu şekilde devam edilmesi durumunda bölgeye huzurun gelmesi imkansızdır. Uluslararası baskı kurulması ve İsrail’in hizaya sokulması şarttır.
İSLAM ÂLEMİNE DÜŞEN GÖREV
Bir görev de İslam İşbirliği Örgütü düşüyor. Bu örgüt bugüne kadar ciddi bir ağırlık koyamamış ve bir sonuç alamamıştır. Her şeyi yeniden gözden geçirmek ve etkili mekanizmalar geliştirmek gerekiyor.İslam ülkeleri ABD’nin menfaatlerine göre hareket edip, sudan sebeplerle birbirlerini yemek yerine, Kudüs’e sahip çıkmak zorundadırlar. Bu bir mecburiyet haline gelmiştir ve en küçük bir olumsuzluk bütün İslam aleminin büyük ayıbı olacaktır. ABD’yi memnun etmek için Katar’a hücum edenlerin, aynı mahareti, aynı kararlılığı, aynı cesareti Kudüs konusunda da göstermeleri kaçınılmaz hale gelmiştir.
BASKI KURABİLİRİZ
Kim ne yapar bilemeyiz, ama Kudüs bizim olmazsa olmazımızdır. Hiçbir şekilde Mecid’i Aksa’da olanları, yapılan zulümleri, İsrail azgınlıklarını görmezden gelemeyiz. Bu konuda yapabileceklerimizi kararlılıkla hayata geçirmeliyiz. Türkiye’deki Yahudi toplum liderlerini tahrik etmek yerine, meselenin çözümü için teşvik etmek çok daha isabetli olacaktır. Bu noktada çok dikkatli olmak gerekiyor. İsrail’e malzeme vermek yerine, Yahudi vatandaşlarımızı devreye sokarak, baskı kurabiliriz. Bu imkan mutlaka ve etkili biçimde kullanılmalıdır. Şimdi değilse ne zaman?
TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞENİ YAPIYOR
BM Güvenlik Konseyi acil toplantı kararı almıştır. Bir sonuç çıkma ihtimali son derece düşüktür. İslam âleminin kararlı olması ve hiç olmazsa bu konuda biraraya gelip ortak hareket edebilmesi her Müslümanın yüksek beklentisidir. Türkiye’nin gerek Katar krizinde, gerek Mescid-i Aksa zulmünde tavrı ve açıklamaları yerindedir. Sayın Cumhurbaşkanının körfez ülkeleri turunda bu konunun ele alınmış olması memnuniyet vericidir. Ümidimiz ve beklentimiz, Katar krizinin sona erdirilmesi ve İslam dünyasının bütün enerjisini ve dikkatini Kudüs’e yöneltmesidir.