DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, Türkiye’de artan şiddet olaylarına dikkat çekerek hükümete ve muhalefete seslendi. Esen, son dönemde suç ve şiddetin artmasının en büyük nedenlerinden birinin cezasızlık politikası olduğunu vurguladı ve acil bir seferberlik çağrısında bulundu.
“Ortada cezasızlık algısı değil, cezasızlığın kendisi var”
Esen, Türkiye’nin suç ve şiddet konusunda endişe verici bir dönemden geçtiğini belirterek şunları söyledi:
“Türkiye, belki de hiç bu kadar şiddeti, suçu ve cezayı konuşmamıştı. Ortada cezasızlık algısı değil, cezasızlığın ta kendisi var. Toplumun ‘sadece adalet istiyoruz’ nakaratına şahitlik ediyoruz.”
“Sayın Cumhurbaşkanı sadece alkolü suçluyor”
Esen, iktidarın toplumdaki şiddet ve suçun nedenini yalnızca alkole bağlamasını eleştirerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi:
“Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Özel’e bağırıyor ve diyor ki, ‘Sen önce alkolü teşvik etmeyi bırak.’ Oysa yakalanan suçlular ve cezaevinde konuştuğum kadınlar, uyuşturucu madde bağımlılığı nedeniyle içeride. Sayın Erdoğan, siz önce uyuşturucu ticaretinin önüne geçin!” diyerek hükümetin uyuşturucu ve suç çeteleriyle mücadelede yetersiz kaldığını vurguladı.
“Soylu dönemi adalete dinamit gömmüştür”
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde, içişleri yönetiminin suçla mücadelede başarısız olduğunu belirten Esen, “Soylu dönemi bu ülkenin adaletine dinamit gömmüştür” diyerek, suçla mücadelede cezasızlık politikasının suçlulara cesaret verdiğini ifade etti. Esen, “Cezasızlık alışkanlığı, suçluya cesaret veriyor” diyerek, mevcut yargı ve içişleri politikalarının toplumdaki suç oranlarını artırdığını belirtti.
Uyuşturucu ve çetelerle mücadelede kararlılık çağrısı
Esen, uyuşturucu madde ticaretinin artışı ve sokaklarda suç çetelerinin egemenliğine dikkat çekerek hükümeti bu konuda daha kararlı adımlar atmaya çağırdı. İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı operasyonlar sonucunda ele geçirilen uyuşturucu maddelere rağmen, ülkenin çeteler ve mafya tarafından adeta “kevgire döndüğünü” belirtti.
“Siz hala kadına ve çocuğa yönelik şiddetin sorumlusu olarak sadece alkolü görüyorsunuz. Oysa asıl mesele uyuşturucu ticaretinin önü kesilmediği için suça meyilli bireylerin artmasıdır.” dedi.
“Cezasızlık suçlulara cesaret veriyor”
Esen, iki yılın altındaki suçlarda uygulanan ceza ertelemeleriyle suçluların hapisten kaçtığını ve bu durumun topluma olumsuz etkileri olduğunu belirtti:
“Ceza almamış ilk suçtan daha cesaret verici bir şey yoktur!” diyerek, suçla mücadelede caydırıcı cezaların önemini vurguladı.
“Şiddetle mücadelede seferberlik şart”
Esen, toplumdaki şiddet sarmalını kırmak için kapsamlı bir seferberlik başlatılması gerektiğini belirterek, şiddetle mücadelenin sadece ceza artırımıyla çözülemeyeceğini ifade etti. Esen, hükümet ve muhalefet başta olmak üzere tüm tarafları bu konuda iş birliği yapmaya çağırdı:
“Toplumun tüm kesimleri bir araya gelmeli, bu devasa sorunu çözmek adına kararlı adımlar atmalıyız.”
“Adalet sistemi güven vermeli”
Son olarak Esen, halkın adalet sistemine güven duyması gerektiğini belirterek, kamu görevlilerinin sorumluluk alması ve adil bir yargı sisteminin inşası gerektiğini vurguladı. “Devletine güvenemeyen bir toplumda suç durmaz” dedi.
Çözüm Önerileri
Elif Esen, konuşmasında şiddetle mücadele kapsamında sundukları çözüm önerilerini şu başlıklar altında sıraladı:
Bakanlıklar Arası İşbirliği: Riskli bireylerin ve ailelerin daha iyi takibi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın işbirliği içinde çalışması.
· Eğitim ve Farkındalık Çalışmaları: Toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları odaklı müfredatların eğitim sistemine entegre edilmesi ve medyada şiddet içeriklerine karşı önlemler alınması.
· Cezai Düzenlemelerin Güçlendirilmesi: Cezasızlık politikasına son verilmesi ve caydırıcı yaptırımların artırılması.
· Koruma ve Rehabilitasyon Hizmetleri: Şiddet mağdurlarına yönelik koruma ve rehabilitasyon hizmetlerinin güçlendirilmesi.
“Şiddetle Mücadele Topyekûn Bir Seferberlikle Mümkün”
Esen, şiddetle mücadelenin topyekûn bir seferberlikle mümkün olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Narin, Leyla, Sıla, Özgecan, İkbal ve Ayşenur için, kadın ve erkek demeden şiddetin mağduru olan binlerce kişi ve çocuklarımız için buradayız!”