BİTMEYEN ÇİLE, DİNMEYEN ACIYA DÖNÜŞMESİN KÖYLERİMİZ SULAR ALTINDA KALMASIN

2001

Bilindiği üzere bölgemizde yapılması planlanan barajlardan Osmangazi Barajına ilişkin olarak son 1 yıldır ciddi bir hareketlilik söz konusu. Devlet Su İşleri 14. Bölge müdürlüğü bu baraj projesinin bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini, aksi halde 2020 yılı sonrasında İstanbul’u ciddi bir su probleminin beklediğini ısrarla dile getirmekte ve projenin mevcut çağ dışı haliyle yapılması hususunda ısrarcı olmaktadır.

Nitekim belirtmekte fayda var ki; su hayattır. Bu hususta şahsımın ve hemşehrilerimin aksine bir düşüncesi yoktur. İstanbul’a su lazımsa ve bu su Allah’ın takdiri ile 650 yıldır bizim yaşadığımız köylerimize nasip olduysa, suyun ihtiyaç olan bölgelere layıkıyla aktarılması hususu da elzemdir. Ancak burada yapılan yanlış ve hatta 50 yıldır bıkmadan, usanmadan yapılan yanlış, doğrudan bölge halkının kaderini tayin edecek böyle önemli bir konuda, konunun asıl muhatabı olan yerel halkın saf dışı bırakılması, süre gelen haksızlıkların, süre gelen yanlışların üzerinde ısrar edilmesidir.

Öyle ki; yapılması planlanan Osmangazi Barajı havzasında bulunan Gökmaslı Köyü’nün bir ferdi olarak, tapu kayıtlarına 1987 yılında işlenen İSKİ’ye ait istimlak şerhi aradan geçen tam 30 yıldır öylece adeta Demokrasi’nin kılıcı gibi tepemizde sallanmaktadır. Baraj yapılacak söylentileri ile beraber neredeyse 50 yıldır köylerimizdeki imar faaliyetleri tamamıyla durmuş, tarım arazileri kaderine terk edilmiş, ekonomi dibe vurmuş, bölgemiz iş yokluğundan sebep her yıl biraz daha şehre göç vermiş ve vermeye de devam etmektedir. Bu, asıl işi, meziyeti ve asli geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan bölge halkına vurulmuş en büyük darbe olmuştur. Bölgede tarım ve hayvancılık faaliyetlerini engelleyecek, gelişimini durduracak her olumsuz gelişme halkın köyünü terk etme sürecini biraz daha hızlandırmıştır. Geçen 30 yıl içinde bölge halkı hiçbir şartta bilgilendirilmemiş ve barajın hangi şartlarda, ne zaman ve nasıl yapılması planlandığı hususu dahi gündeme gelmemiştir.

Bugün de bu tutum aynı şartlarda devam etmekte olup, süratle yapılacağı söylenen Osmangazi Barajına ilişkin detaylı hiçbir bilgi, yerli halkla paylaşılmamaktadır. Öyle ki; barajın inşası için hukuki gereklilik olan ÇED raporu dahi ilgili kurumca hukuka uygun şartlarda alınmamış, baraj havzası dahi olmayan Ağva merkezde, havza içinde kalan köylerde yeterli duyuru ve çağrı yapılmadan çalakalem, kare düzen bir rapor düzenlenmiştir.

Havza köylerinden Gökmaslı Köyü Derneği ve muhtarlığının öncülüğünde referandum öncesi bölgemiz milletvekillerine ziyaretlerde bulunulmuş, milletvekillerine bölgede yapılması planlanan barajın alternatif bazı çözümlerle revize edilmesi, baraj havzasının kamu arazisi olan vadilere taşınması özetle köylerimizin su altında kalmaktan kurtarılması adına farklı bir çözüm ve projenin üretilmesi hususunda talepler iletilmiştir. Bölgemizin milletvekillerinin vasıtası ve teveccühü ile Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanımıza ulaşılmış, Sayın Bakanımızın talimatı ile DSİ 14. Bölge müdürlüğüne talepler doğrultusunda yeni bir çalışmanın yapılması hususunda talimat verilmiş ancak müspet bir netice ve cevap alınamamış olup, söz konusu baraj ve bölgenin kaderi hala muallaktadır.

Bölge halkı 650 yıldır doğduğu, yaşadığı, doyduğu, öldüğü topraklarını, emeklerini, gözyaşlarını, anılarını, atalarının mezarlarını, dikip büyüttükleri ağaçlarını, ekip biçtikleri, her derdi paylaştıkları kara topraklarını, çocuklarına, torunlarına miras bırakmayı hayal ettikleri köylerini sular altında bırakıp şehrin taş duvarlarının arasına girmeyi istememektedir.

Yapılması planlanan baraj projesi 1980’li yılların ekonomik ve teknolojik imkânları ile yapılmıştır. Nitekim mevcut proje üzerinde yapılacak revize ile köylerimizi tahrip etmeden suyu şehre ulaştıracak ekonomik ve teknolojik güce sahip olan devletimiz, muhakkak ki halkın talep ve üzüntüsünü de görmezden gelmeyecek kadar şefkatlidir. Bu nedenle 50 yıldır bölge halkının bitmeyen çilesi halini alan baraj projesinin, halkımız için dinmeyecek bir yara halini almaması adına gerekli olan ne varsa yapılmasını ve köylerin su altında kalmaktan kurtarılmasını bekliyoruz.

Av. KADİR CAN KARATAŞ