İmamoğlu ”el yükseltti”: O ”çay” dedi, ben ”kahveye” çevirdim. Bunun üzerine çıkacağım diyorsa beni yemeğe davet etsin!

622

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim öncesi sözü verdiği siyasi parti il başkanlarını ziyaret toplantılarına, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile bir araya gelerek başladı. Görüşmede İmamoğlu’na, bir kez daha rakibi Binali Yıldırım ile arasında devam eden ”çay-kahve” konusu soruldu. İmamoğlu bu soruya şu ilginç yanıtı verdi: ”Ben, bu çay davetinin süresinin dolduğunu düşünüyorum. Şimdi ben onu kahveye çevirdim ve İBB’nin Saraçhane binasına kendilerini davet ediyorum. Hem kahve içelim hem ağırlayalım hem İstanbul’la ilgili düşüncelerini alalım. Bizim ne yapacağımızı anlatalım. Kendilerini layıkıyla ağırlamak istiyorum. Kahve ikram etmek istiyorum. 40 yıl hatırı olsun. Onu yaşayalım istiyorum. Ben bunun üzerine çıkacağım diyorsa, beni yemeğe davet etsin, yemekte o zaman giderim kendisine.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim öncesi sözü verdiği siyasi parti il başkanlarını ziyaret toplantılarına, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile bir araya gelerek başladı. İkili, Şişhane’deki CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda buluştu. Kaftancıoğlu, toplantının basına açık bölümünde İmamoğlu’na, seçim kampanyasına yönelik yardım kampanyası sırasında kendilerine ulaşan bir kumbara ve duygu yüklü satırlardan oluşan bazı mektupları, ”Emanet” diyerek hediye etti. İmamoğlu da ”Emekçileri seversiniz” diyerek, İSMEK’li bir kadının yaptığı Kız Kulesi’nin işlendiği el işi bir seramiği Kaftancıoğlu’na verdi.

KAFTANCIOĞLU: ”KENTİN SORUNLARINI PAYLAŞARAK ÇÖZELİM”

İlk sözü alan Kaftancıoğlu, “Bugün, Belediye Başkanımızın bizleri ziyareti çok kıymetli. Bildiğim kadarıyla tüm siyasi parti başkanlıklarına ziyarette bulunacak kendileri. Bu siyasetin normalleşmesi ve aslından bundan sonra devam etmesi anlamında daha da kıymetli. Yaklaşık 18 aydır il başkanıyım. İsterdim ve arzu ederdim ki, belediye başkanımızdan önceki belediye başkanlarımızda da benzer ziyaretlerimiz olsun. Kendileri, siyasi partileri ziyaret etsinler. Kentin sorunlarını varsa, güzelliklerini birlikte konuşarak, paylaşarak çözelim. Bu siyasi iletişimi devam ettirelim arzusu beklediğim bir şeydi. Belediye Başkanımızın bu ziyaretiyle, böyle olacağının hissettirilmesi bakımından çok kıymetli” dedi.


ÇOCUKLARIN ”EMANETİ” İMAMOĞLU’NDA!

İmamoğlu da Kaftancıoğlu’nun kendisine ”emanet” olarak verdiği ve çocuklardan gelen hediyelerle ilgili, “Aslında biriktiği belirtilmişti. Benim için sürpriz oldu. Normalleşme diyoruz. Aslında garip bir tanım olsa da. Ama ne yazık ki, böyle bir tanıma muhtacız. Siyaset, gerçekleri barındırmayan, sadece kişilerin birbiriyle arasındaki sırf bir bilek ve kavga üzerinden kazananı-kaybedeni olduğun bir mecra olarak hissediliyor. Bu gerçekten, dünyaya çok temiz gözle bakan çocukların, sonra gençlerin, çok canını sıkıyor. Ülkenin geleceğine dair zihinleri şüphelerle dolu. Ben, bunu hissediyorum sahada. Çocukları önemsiyorsak, bu ülkenin, bu şehrin gençlerinin geleceğe nasıl baktığı bizim için değerliyse, bu alanı hep birlikte değiştirmemiz ve dönüştürmemiz şart. Bu bakımdan, geçmişte faydasını gördüğüm ve milletin, toplumun bunu çok iyi hissettiğini gördüğüm, bir şeyi yapmaya çalışıyorum. Aslında çok farklı bir uygulama değil. Beylikdüzü’nde belediye başkanı olduğum dönemde, görev aldığım an itibarıyla hemen ilk yaptığım şey, tüm siyasi partileri ziyaret etmekti. Çünkü, siyasi partiler bir şekilde toplumun bütününü temsil ediyor. Bilmediğiniz, tahmin etmediğiniz, kesimlerin duyguları, düşünceleri oraya gidiyor. Bu, noktada özellikle siyasi partilerin, kendi refleksleri, size gelmese de, sizi ziyaret etmese de, ben ziyaretlerime devam ettim. ‘Ben gittim, onlar gelmedi. Ben bir daha gitmem’ diye asla böyle bir tavrım olmadı. İlçe böyle davrandım. Gerçekten toplumsal bütünlük ve toplumun size inancı bakımından şehrin, emin insanı hüviyeti açısından çok değerli” diye konuştu.

”BAĞLANTI VE DİYALOG DEVAMLI OLSUN”

”Kendi mensubu olduğumu partideyim” diyen İmamoğlu, ”Ama bugünkü ziyaretimin biraz daha, siyasi partileri bakışımızın bir başlangıç ziyareti. Bu talebimizi ilk etapta Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerden talepte bulunarak yola çıktık. Bugün CHP’deyiz. Diğer partilerden randevularımız, girişimlerimiz var. Girişimlerimizin devam ettiği partilerimiz var. Bu bağlantı ve diyalog devamlı olsun. Bu uygulananın örnek olduğunu düşünüyorum. Asla vazgeçmeyeceğimiz bir uygulama olacak. Kim ne düşünürse ne yaparsa yapsın, önemsediğim yok. Ben şahsen toplumun adına doğru adım atıyorsak gerisini düşünmenin önemli olmadığını hissediyorum. Bu bağlamda, il yönetimiyle bir değerlendirme yapacağız. Partimden bulunmaktan büyük gurur ve onur duyuyorum” şeklinde konuştu.

”DİYALOG, DÜNYANIN EN KIYMETLİ HİSSİ”

Başarılı geçen kampanya süreci nedeniyle tüm il yönetimine teşekkürlerini ileten İmamoğlu, daha sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. İmamoğlu, “AKP ve MHP’den randevu aldınız mı” şeklindeki soruya, “MHP’den henüz dönüş almadık. AK Parti bize randevu vermedi. Ama girişimlere devam edeceğiz. Bu bizim yaptığımız uygulananın bir eksikliği değildir. Uygulamayı güzel yaptık. Diğer tavırla ilgili belki, kişisel bir tavırdır. Bilemem. Belki siyasi bir tavırdır. Ama dediğim gibi, çocukların ve gençlerin, bu şehrin insanlarının beklentisinin gerisinde bir uygulamadır. Geri bir uygulamadır. Bu manada, tekrar düşünmelerini tavsiye ediyorum. Bizim davetimiz hala geçerli ve açıktır. Bunu açıkçası vermezlerse eğer, AK Parti için şimdilik konuşuyorum. Yenilemeye devam edeceğim. Umarım bir gün vazgeçerler” yanıtını verdi. “Bu teklifinizi ret mi ettiler?” diye sorulması üzerine İmamoğlu, “Yani şöyle biz yazı ile talep ettik. Daha sonra telefonla talep ettik. Ama randevu vermeyeceklerini ifade ettiler. Bu bir reddediş mi değil mi, zaman içerisinde göreceğiz. Sanırım İl Başkanımız da seçim döneminde bu uygulamayı yaptı. Randevu verenlerle buluştu, vermeyenlere gidemedi. Buluşalım ya. Böyle konuşalım. Buluşmadan, birbirimizin gözünün içine bakmadan düşündüklerimizin ya da siyasi manevra olarak, kafamızda kurnazca kurguladığımız cümlelerin ve kavramların inanın yüzde 70’ini çöpe atarız. Kalan yüzde 30’u da bizim gerçeklik payımızdır ve siyasete kalite getirir. Buluşmaktan, tartışabilmekten, konuşabilmekten asla ve asla sakınmamamız lazım. Bakın 6 ay boyunca ısrar ettik ve 17 yıl sonra bir televizyon münazarasını bu ülkeye hediye ettik. Doğdu doğalı hiçbir münazara görmemiş bir gence, TV’de de tartışılıyormuş hissini verdik. Yarın öbür gün, farklı düşüncelerde de olsalar birlikte konuşmalarına yansıyacak bir gelişme olacaktır. Diyalog, dünyanın en kıymetli hissi. O bakımdan biz talebimize devam edeceğiz” dedi.

”CUMHURBAŞKANI’NDAN RANDEVU İSTEYECEĞİM”

İmamoğlu’na, ”Seçim meydanlarında dillendirdiğiniz Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı makamınıza davet edecek misiniz? Seçim sürecinde rakibiniz Binali Yıldırım size çay davetinde bulunmuştu. Siz de makamınızda bu buluşmanın gerçekleşebileceğiniz söylemiştiniz. Sizden bir randevu bekliyor gibi geldi bize…” şeklinde bir soru da yöneltildi. İmamoğlu, bu soruyu da, ”Sayın Cumhurbaşkanı’nı ben makama davet etmedim, aksine ben randevu talebinde bulunacağım dedim. Ki doğrusu da o. Kendileri bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı. Randevu talebine bulunacağım. Ondan sonra da bu ziyarette kendisi de uygun olursa davet de ederim. Yurt dışında olduğu için henüz davetimi yapmadım. TV yoluyla yaptım fakat fiili olarak randevu talep etmedim ama şimdi edeceğim. Ülkenin hangi kamu kurumu olursa olsun, fikirsel farklılıklarımız da olsa, hangi siyasi parti olursa olsun, hizmet etme konusundaki ziyaretlerimize, samimi çabamıza devam edeceğiz. Bundan sakınmayacağız. Binali Bey’le ilgili de şöyle; bu olay, televizyonda geçen bir çay davetiydi. ”Sizi çaya davet ediyorum” dedi ve TV programı bitti. ”Ben sizi çaya davet ediyorum” derseniz, bu eksik bir davettir. Net bir yere davet olmayınca ben, meydanlarda bu davetin netleşmesini talep ettim. Hatta, ”Lütfen seçim gününe kadar olsun, sonra anlamı olmaz. Buna seçim günü de dahil. Oyumuzu kullanır, sonra oturur bir yerde çayımızı içeriz, haber bekliyorum” diye, İstanbul’un her yerinden bağıra çağıra söyledim bunu. Daha ne yapabilirim, bilmiyorum. Ama bana bir geri dönüş olmadı. Sonrasında, ”Ben çay davetimi yaptım ama Ekrem Bey yoğundur, şimdi işleriyle uğraşacak” diye bir ifadesi oldu. Ben, bu çay davetinin süresinin dolduğunu düşünüyorum. Şimdi ben onu kahveye çevirdim ve İBB’nin Saraçhane binasına kendilerini davet ediyorum. Hem kahve içelim hem ağırlayalım hem İstanbul’la ilgili düşüncelerini alalım. Bizim ne yapacağımızı anlatalım. Kendilerini layıkıyla ağırlamak istiyorum. Kahve ikram etmek istiyorum. 40 yıl hatırı olsun. Onu yaşayalım istiyorum. Ben bunun üzerine çıkacağım diyorsa, beni yemeğe davet etsin, yemekte o zaman ” şeklinde yanıtladı.

İmamoğlu ve Kaftancıoğlu, daha sonra il yönetimiyle bir araya geldi. Toplantının bu bölümü, basına kapalı gerçekleştirildi.